Başta @christinagirl2 olmak üzere beni 5 RB'ye taşıyan herkese tek tek teşekkürlerimi sunuyorum!
(via ws1056tt3)
Summer Music Mix 2023 💥Best Of Tropical Deep House Mix💥Alan Walker,Coldp...
Batı Hümanizmi İnönü döneminde oldukça popüler olarak Türkiye’de Anadoluculuğu besleyen yegane kaynak olmuştur.Bu dönemde “Hümanist Anadoluculuğa” ve Türkiye’nin bütünlüğüne(!)(Halkların Kardeşliğine) düşman olarak Türkçüler ve Türk milliyetçiliği gösterilmiştir.Birazda Sovyetlere yaranma kaygısıyla Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan 21 yıl sonra 3 Mayıs 1944’de Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Türkçü milliyetçilik ideolojisi sanık sandalyesine oturtulmuştur. Ancak İsmet İnönü’nün en büyük gafleti yolunu açtığı “Anadoluculuk” akımı değildir. Türkiye Cumhuriyetinin teminatı olan gelecek nesillerin güvencesi milli eğitime ilk darbe “Milli Şef” olarak anılan İsmet İnönü’den gelmiştir.27 Aralık 1949 tarihinde gelecek nesillerin Amerikaya emanet edildiği “Eğitim Komisyonu kurulması antlaşması “ imzalanarak eğitim milli olmaktan çıkartılmıştır.Bu antlaşma uyarınca Türkiye eğitimi 8 kişilik bir komisyon tarafından belirlenecektir.Söz konusu komisyon dördü TC vatandaşı, dördü ise ABD vatandaşı sekiz kişiden oluşurken ABD’nin Türkiye diplomatik misyon şefi komisyonun fahri başkanı olacak ve komisyonda oyların eşit olması durumunda kararı,komisyon başkanı verecektir.(Aydoğan Metin,Türkiye’yi Bekleyen Tehlikeler Bitmeyen Oyun)İsmet İnönü bu hatasının sonuçlarından ötürü yıllar sonra şu şekilde dert yanmıştır; “Daha bağımsız ve kişilik sahibi dış politika izlenmesini istiyorsunuz.Herkes aynı şeyden söz ediyor.Nasıl yapacağım ben bunu ?Karar vereceğim ve işi teknisyenlere havale edeceğim .Onlar ayrıntılı çalışmalar yapacaklar ve öneriler hazırlayacaklar ve öneriler hazırlayacaklar.Yapabilirler mi bunu?Hepsinin çevresinde uzman denen yabancılar dolu.İğfal etmeye çalışıyorlar.Bunu başaramazlarsa işi sürüncemede bıraktırmaya çalışıyorlar.O da olmazsa karşı tedbir alıyorlar.Bir görev veriyorum.Sonucu bana gelmeden Washington’un haberi oluyor.Sonucu memurumdan önce sefirden öğreniyorum(…) Bağımsızlık savaşından sonra,barış anlaşmasında esas mücadele bu uzmanlar konusunda oldu.Bütün mücadele,idaremize tasallut yüzünden çıktı.Bir tek uzman vermek için büyük ödünlerde bulunmaya hazırdılar.Dayattık biz onların neden reddettiğimizi biliyorlardı.Böyledir bu işler.Peygamber edasıyla size dünyaları vaad ederler,imzayı attın mı ertesi gün gelmişlerdir.(…)Ondan sonra sökebilirsen sök.Gitmezler.Bu sorunun üzerine vakit geç olmadan eğilmek gerek.Yoksa ne bağımsız dış politika ,nebağımsız içi politika güdemezsiniz.Havanda su döversiniz.”(Türkiye’nin Düzenin:’den aktaran Erdem Hasan:Sivil İşgal Orduları İçimizde)İsmet İnönü döneminde eğitimin yabancıların eline geçmesi ve Türkiye’nin daha bir çok kurumunun yabancıların güdümüne girmesi sonucu Türkiye’de çok çeşitli eğitim kurumları açılırken devlet genç nesillere milli eğitim bir tarafa düzgün bir vatandaşlık eğitimi dahi verememiştir.Türkiye’de okulların içinin boşaltılması sonucu aynı ülkenin içerisinde millet kavramından sıyrılmış,sürekli bir biri ile çekişecek olan insan kitleleri oluşmaya başlamıştır.Özellikle büyük şehirlerde fertçi-faydacı kültürel bir kimliği olmayan insan tipi çoğalmaya başlarmış Türkiye “Her devrin adamları” ile dolmaya başlamıştır.Diğer taraftan 40’lı yıllarda gelişen Batı Hümanizm’i 60’lı yıllarda Marksist ideolojinin Türkiye’ye girmesine önemli bir zemin hazırlamıştır.Milliyetçiliği Kapitalist Burjuvazi’nin sömürü araçlarından biri olarak gören bu kitle Milliyetçiliği tamamen bir kenara atmış veya “Atatürk Milliyetçiliği” adında kendi çıkarlarına hizmet edecek bir “Milliyetçiliği” savunmuşlardır.Bu kitle bugün dahi Milliyetçiyim diyememektedir.Bir bölümü ise “Ulusalcılık” terimine sığınmaktadır.Osmanlıda kurtuluş için “Osmanlı Ulusalcılığına” veya “Osmanlıcılığa” sarılmıştır ancak unutulmamalıdır ki Osmanlıdan yeni bir Türk devletin Türkçülüğe sarılan insanlar çıkartmıştır.Eğitimin bozulması ve “Laiklik” adı altında dine yapılan saldırılar ile Türkiye’de milletin önünde cemaatinin çıkarlarını düşünen büyük bir kitle ortaya çıkmıştır.Batı’nın Türkiye’de cemaatlerin hepsi faaliyetleri itibarıyla elbette bir kefeye koyulamaz ancak günümüz Türkiye’sinde Kabe’sini Brüksel’e ve Washington’a çevirmiş bazı cemaatlar sırtlarını Batıya dayayarak Cumhuriyetin (hatta İslam’ın) altını oymaya çalışmaktadır.Toplumun bu şekilde bölünmesi Laik- Antilaik,Osmanlıcılık-Cumhuriyetçilik,Millet-Ümmet gibi bir çok kısır çekişmenin temelinde ki sebeptir.İsmet İnönü döneminde Anadolucu-Hümanist ideologların ortaya attığı millet ve milliyetçilik tanımları “Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarına Türk denir” İfadesinden öteye gidememiştir.Atatürkkendisini milliyetçi olarak tanımlayan Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki tek başkandır.Atatürk sonrası dönemde milliyetçilik Türkiye’nin olabildiğince uzaklaşması gerektiği ilerlemeye engel teşkil eden Türkiye’yi bölebilecek bir akım olarak gösterilmiş devlet başkanları milliyetçilik teriminden ola bildiğine kaçmışlar “Anadoluculuk,Anadolu halkı,Türkiyelilik,Atatürk Milliyetçiliği,” gibi anlamsız terimler kullanmayı yeğlemişlerdir.Türkiye’ye,Atatürk döneminde yerleştirilmeye çalışılan öz kimliğinden(Türk kimliği) Atatürk sonrası dönemde tamamen uzaklaşılmaya,Türkiye yerine ismi “Türkiye” olan bir Anadolu devleti,Türkiyeli adı altında bir Anadolu halkı,Türk töresi yerine akılları sömürgeleştiren Batı Hümanizmi,Asyalı köklü Türk milleti yerine Batı’ya yanaşma olmaya çalışan bir kitle oluşturulmaya çalışılmıştır.Tüm bu faaliyetler Türkiye’ye sosyolojide “mozaik” terimini kazandırmıştır.Türkiye bir mozaiktir denerek Türkiye’deki Türk kimliği tartışmaya açılmıştır.Mimaride kullanılan mozaik iç veya dış dekorasyonda kullanılan kendi başlarına bağımsız renk,ebat,şekil ve oluşumu barındıran bir birinden çok farklı elamanlardan oluşur.Ancak bu birbirlerinden çok farklı elemanlar beton gibi otoriter bir güç tarafından bir arada tutulabilir.Sosyolojik açıdan mozaik terimi ele alındığında ise karşımıza farklı dinlere,milletlere,kültürlere ve dillere mensup insanlardan oluşan bir toplum(millet değil) ve ülke(vatan değil) çıkmaktadır.Türk milleti yerine Anadolu mozağini savunanların ulaşacağı fikri sonuç Türkiye’de tek bir Türk halkının olmadığı bir çok farklı halktan oluşan ve bu halkların aynı coğrafyayı paylaşmaktan başka ortak noktasının olmadığıdır.Türkler Anadolu halkları arasında ancak bir halktır.İnsanların nüfus cüzdanlarında yazan Türk kelimesi ancak Anadolu coğrafyasında Anadolu halkları tarafından kurulan bu Anadolu ülkesine ayidieti temsil etmektedir.Mozaikçiliği,Türkiye üzerinde yaşayan sözüm ona “ırk milliyetçisi” olmayıp “Atatürk milliyetçisi”,ilk olarak Batı hümanizmi ile şapşallaşmış daha sonrasında Türk kültüründen uzaklaşmışaklını Marksizme kaptırmış(günümüzde kimisi Liberalleşen(!)) ırken Türk kökenli “Anadolu Solcu” ve Cumhuriyet düzenini ne pahasına olursa olsun yıkmaya odaklanmış ideolojik İslamcı guruplar konu Anadoluculuk ve Mozaik kavramı olduğunda hem fikir olmayı adet edinmişlerdir.İki gurubunda dünden bugüne hedef aldığı ortak ezeli düşmanı ise Türk töresi ve Türkçülük olmuştur.80 darbesi ile idealist binlerce Türkçü, siyasetten uzaklaştırılarak hapse atılırken meydan suya sabuna dokunmamış olan “Anadolucu muhavazakarlara” ve döneklikleri sayesinde darbeciler tarafından dokunulmayan veya salıverilen “eski Türkçülere ve Marksistlere” kalmıştır.İste bu güruh Anavatan Partisini kurmuş,bürokrasi kademelerini doldurmuş ve medyayı ele geçirmiştir.80 darbesi ile Türkiye'nin bağışıklık sistemi “birileri tarafından” baskılanmıştır. Günümüz “Türkiye Mozağinde” yerinden pekte memnun olmayan bir taş olarak Kürt halkı gösterilmektedir.Peki Türkiye’de Kürt bölücülüğü hangi koşullarda yaşam bulmuştur?Aşırı sol ideolojiiçerisinde “emperyalizme karşı halkların kardeşliği” ilkesi dahilinde kendine uygun yaşam alanı bulan Kürtbölücülüğü diğer taraftan Cumhuriyetin ilk yıllarından buyana laik düzene karşı diğer din kardeşlerinin(!) de desteğini alabilmiştir.Kendisine İdeolog olarak Necip Fazıl Kısakürek’i aldığını söyleyen İslamcı(!) terör örgütü İBDA-C bugün millet kavramını bir tarafa bırakırken bir çok ilde yandaş kazanmak için Kürtçülükpropagandası yapmaktadır.Bu örnek Türklük ve İslam arasındaki tamamlayıcılık özelliğini ve değerleriniNecip Fazıl Kısakürek’in dahi tam anlamıyla verememesinden kaynaklanmaktadır.Milliyetçi söylemlere sahip olan Necip Fazıl’ın düşünceleri arasında ki gedikler bir terör örgütünün propaganda malzemesi halinegelmiştir.
yıllardır küllenmiş aşkın var bende...
164 posts