İçimde yaşatmaya çalıştığım, herkesten sakındığım çocuk. Bayramın kutlu olsun.
Ve lütfen hiç ölme, ölmek zorunda kalma...
19 Nisan.
Boşverin, fazlasıyla boşverildik zaten.
14 Nisan.
Zaten benim evim zifiri karanlık. Sizin yaptıklarınız karanlık bir odanın perdesini kapatmak gibi, anlamsız.
Uzak durun benden.
Yaşımdaki çoğunluk gezmeyi, tozmayı, hayatı yaşamayı iyibilir. Peki ben neyi iyibilirim?
Benim de iyibildiğim pek çok şey var aslında. Mesela ben iyibilirim ölümün kıyısından dönmeyi, iyibilirim nefret edilmeyi, fazlalık olmayı, bir kız çocuğu gibi değil de bir asker gibi büyütülmeyi. Kendimi herkes için feda etmeyi, çünkü sırf benim canımın zerre değeri olmadığını düşünmeyi. İyibilirim en önemli şahıs tarafından istenilmememe rağmen dünyaya gelmeyi, iyibilirim her kavgada kendimi hiçe sayıp herkesi korumayı. Her felaketi yaşamama rağmen "çok mutlu" maskesini takmayı da çok iyibilirim. Bak benim de iyibildiğim şeyler varmış.
Ve her şeyden öte, ben çok iyibilirim ölüm fermanımı imzalamayı...
Tutamayacaksanız söz vermeyin. Çünkü söz verdiğiniz kişi, tutulmayan her sözle biraz daha yıkılır, mahvolur...
Yazmış Mirzə Şəfi Vazeh:
Ağlımla qəlbimin özgə yolu var,
Hər biri bir yolda puç edər məni.
Birisi sevdadan uzaqlaşdırar,
O biri sevdaya tuş edər məni...
Mən öyrəndim vecsizliyi anama "çox dəyər verən" atamdan.
Mən öyrəndim susmağı hər gecə-gündüz ağlayan anamdan.