Your gateway to endless inspiration
Acı çeken bir ruhtu benimki,
Kanlı bir bıçaktı elindeki.
Ruhumu delik deşik edendin sen,
Ben ise sana aşık olan bir zavallı,
Seni her zerrenle her halinle sevdim.
Elin daha çok kanladı, kinin aktı bana.
Bu bir savaş mıydı yoksa?
Dikenli çalılıklarda yürümek gibi,
Sana aşık olmak.
Zehrini her yerime bulaştırdın.
Bırakamıyorum seni, yapamıyorum bunu.
Elim kolum bağlı.
Senden kurtulmak için en sonunda yaktım.
İçimdeki her şeyi,
Önce fotoğrafları ardından bana aldığın o gitarı,
Sonrası kolaydı.
Kül olana kadar izledim içimdeki ateşi.
Ardından bana gülümseyen bir fotoğrafın kaldı.
Her şey bu kadardı...
Seni hissedemiyorum.
Bu aralar ruhumda,
Nerdesin kim bilir,
Kimlerin gözlerine bakıyorsun?
Artık sadece düşleyebiliyorum seni,
Ancak sen ona da izin vermiyorsun.
Ey sevgilim nerdesin,
Nereye saklandın?
Kaf dağına mı çıktın yoksa,
Gizli yerimize ?
Ama biliyorsun sözümüzü,
Ölmeden gitmek yoktu.
Yoksa öldün mü gerçekten?
Söylüyorlar ama inanmıyordum
'Ama ben görüyorum.' diyordum.
Artık yoksun sevgilim.
Sadece kokun kaldı bana.
Lavanta gibi kokardın.
Seni bulmak için,
Hiç çıkmıyorum bahçeden,
Ama yoksun sevgilim.
Bekle beni,
Kafa dağının ardında olacağım.
Merak etme erken gelirim yanına.
Sensiz dünya çoktan soldu sevgilim.
Gel zaman git zaman bir diyar varmış. Bu diyar, kocaman bir tepenin üstündeymiş. Orada çocuklar neşeyle oynar, aileler birbirini hep desteklermiş.
Bir gün bu diyarda bir fırtına kopmuş ve herkes bir yere dağılmış. Kimse kimseyi göremez olmuş. Herkes, sadece bu fırtınanın içinde kendini görür hale gelmiş. Sonra fırtına bitmiş. Ama herkes çok sinirli bir ruh hâline bürünmüş, birbirlerini hor görmeye başlamışlar. Herkes, sadece kendisinin her şeyde en güzeli, en çok isteneni olmasını ister olmuş.
Ama bizim uykucu oğlan o gün okula gitmemiş, evinde uyuya kalmış. O hâlâ aynıymış. Herkesle iyi geçinen bir çocukmuş. Ama etrafında bir şeylerin ters gittiğinin farkına varması zor olmamış. Hocasından geç kaldığı için azar işitmiş ve bütün arkadaşları ona gülmüş. Uykucu oğlan da bundan bir şeylerin değiştiğini anlamış ama neden böyle olduklarını bir türlü çözememiş.
Ardından eve gittiğinde annesiyle babasının ilk kez kavga ettiğini görmüş. Buna da anlam veremeden, yüreği burkularak odasına gitmiş ve ağlamaya başlamış. Neler olduğuna anlam veremediği için ağlıyormuş. İçinden, "Yarın olan biteni anlayıp insanlara yardım edeceğim," diye geçirmiş.
Uykucu oğlan ertesi gün evdekilere, bakkala, manava, okulda herkese bakmış ve onlardaki değişikliği görmüş. Gözleri artık sadece kendi varlıklarını görür olmuş. Diğerlerinin farkında olsalar da onları göremedikleri için duygularını önemsemez hâle gelmişler.
Uykucu oğlan bir oraya bir buraya gidip düşünmüş durmuş. En sonunda aklına bir fikir gelmiş. İçinden, "Bir insanın gözleri başkasını görmese de yüreği böyle olamaz. İnsanın yüreğindeki iyiliği gözleri ondan alamaz," diye geçirmiş.
Bunun üzerine eline bir ayna alarak kavga eden anne ve babasının yüreğine bu aynayı tutmuş. Anne ve babası bir anda ne yaptıklarına anlam veremez şekilde birbirlerinden özür dilemeye başlamışlar. Uykucu oğlan olup biteni onlara bir bir anlatmış ve anne ile baba da oğullarına yardım etmişler.
Her yüreğiyle görmeye tekrar başlayan herkes, eline aynayı alıp birbirlerinin gözlerini açmaya başlamış. En sonunda herkesin gözü açılmış. Uykucu oğlan, ailesi ve diyar yine eski mutlu ve huzurlu günlerine dönüp mutlu bir şekilde yaşamaya devam etmişler.
Yağmur yağdı içime ,
Bir barut misali patladı
Darmaduman oldu içim bir anda
Tuhaf bir koku sardı
Yağmurlu bir havada içilen
Sigara dumanı gibi
Aklım, başım çorap söküğü
Anlamsız ve karmaşık
Sorguladım hep seni
O gülüşündeki nefesi
Hayata tutunduğun fikirleri
Islandı saçların düşlerimde
Bir tutam kokun kaldı yüreğimde
İçim hep hüzün dolu
Niçin, neden, niye?
Bırakıp gittin beni
O günden beri
Elimde bir gitar, kalbimde bir sökük
Dolaşıp durdum sokaklarda
Bir bir arkasını döndü, baktı herkes
“Bu kaçık kim?” diye
Dedim onlara: “Bir sevda delisi,
Yüreği isli ve çamurlu birisi.”
Umarım kırmadım sizi.
Elimde bir viski şişesi
Ayırmadım, sen gittiğinden beri benimle
Niçin, neden, niye?
Bırakıp gittin beni
Yüreğim seninle cıvıl cıvıldı
Sen gittin ve çamur her yer
Niçin, neden, niye?
Bırakıp gittin beni
Niçin, neden, niye?
Nefes almak zorlaşıyor sanki.
Kalbinin atıp atmadığını umursamadığın anda,
Yok oluyor içindeki yeşillikler.
Umutların tek tek sönüyor.
Kara günler seni bekliyor.
Görünmez olmaya ant içtiğinde,
Sevilmediğin de yaşamayı umut ettiğinde,
Ruhun karanlığa gömülüyor sanki.
İşte o an,
Kara günler seni bekliyor .
apâşikarsın ama gizlisin, can içindesin ama candan münezzehsin. her şey sensin, hiçbir şey sen degil'
hislerin seni cehenneme götürecek kadar günah vaziyette lakin gözlerine baktığımda cenneti buluyorum
ufacık şeylerle mutlu olanlardan ufacık şeyler esirgenir, hiçbir şeyle yetinmeyenlerin önüne dünyalar serilir
bağımsızlık, uğruna ölmesini bilen toplumların hakkıdır.
bazı zaferler sonsuza dek kutlanır.
biliyor musunuz çok yoruldum ve bundan sonra bir şeyler istediğim gibi olsa bile kırgın öleceğim
saçlarımı okşasa, düşüncelerim intihar eder gözlerim uzun zaman sonra uykuya yenilirdi
zaten benim huyum buydu; kalabalıkken gizlediğim duygular yalnız kaldığım dört duvar arasında duvarla beraber üzerime yıkılırdı
bu sakinliğimi bu sessizliğimi tanıyorsun değil mi? kemiklerim kırılmış gibi hissediyorum ama hiç söylemeyeceğim, biliyorsun değil mi?
içimde durmadan kabaran, dinmek bilmeyen bir şey vardı. eve son derece huzursuz döndüm. ruhumda, cinayet işlemişim gibi bir ağırlık vardı.
tanrı dünyayı yeniden yaratsaydı, yaratırken de beni yanında tutsaydı. derdim, ya benim dilediğimce yarat dünyayı ya da sil benim adımı defterden~
ben mi?
henüz yitirmedim aklımı,
lakin bu şehir bazen boğuyor beni
biliyor musun?
zamanın ilerlemiyormuş gibi gelip birdenbire geçip gitmesinden, geçen hiçbir zamanın istediğim gibi olmamasından ve içimdeki bu huzursuzluğun hiç geçmemesinden çok yoruldum
"insanlık öldü mü?" dedim.
"yok," dedi, "ölmedi, ölmedi ama, bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde?"
bi' derdi var, her hâlinden belli
anlatmıyor, anlatsa kurtulur~
sadece büyük bir lider, geleceği küçük kalplere emanet eder
ilk acı değilsin, dedim. son acı da olmayacağım, dedi. sevmenin ötesini görmek istemiştim, dedim. oradan geliyorsun, dedi. sözcüklerden duvar örülmezmiş, dedim. kurduğun konaklarda insanlar kendini seviyor, dedi. yalnızlık hiç geçmiyor, dedim. yazıyorsun ya, dedi.
uzun zamandır aynı geceyi yaşıyorum. hep aynı düşünceler, aynı sorular ve aynı cevaplar dışarıdan duyulmayan aynı sesler ve kaçan aynı uykular
bir şeylerden kaçar gibisin. soluk soluğa ama hiçbir şey anlatmayacağına yemin etmiş gibi sakinsin. gitmek istediğin belli bir yer yok ama kalmak istemediğine artık eminsin. sadece biraz olsun herkesin ve her şeyin susmasını istemişsin, kendini duyabilmek için.